VE BEN SANA DEMEDİĞİM GİBİ...
Düşünme boşver!
Hayat düşünerek vakit yitirecek kadar engin bir umman değil nasılsa...
Anlama, çalışma anlamaya da!
Sadece sen de diğerleri gibi yaftala gitsin... Kolay olanı da bu değil mi?
Biraz hayat dolu olanı deli, biraz içine kapalı olanı asosyal ilan ediver sen de!
Ne düşündüm biliyor musun?
Aslında biz birbirimizi hiç tanımadan bir olmaya kalkışan iki ayrı kutup olarak yaşamışız... Bakma; birlikte güldüğümüz, ağladığımız, heyecanlandığımız, birlikte olmaktan haz duyduğumuz gibi anlık avunulara... Hepsi birer oyundu!
Ne o?
Şaşırdın mı?
Yoksa hissettiklerini aynen hissettiğimi dilegetirmem mi bu tepkini doğurdu?
Öyle değil miydi?
Gibi yapmaktan, aslında olduğumuzu yaşadık mı sence?
Uzaklarda bir yerlerdeyken ruhlarımız... Bedenlerimiz sürgündeyken birbirimizin yanında... O gülüşlerdeki sahte sıcaklık aslında ruhumuzda yaşadığımız öbür hayatın aksi olmasın?
Ne zordu...
Ne kadar çekilmez...
Ne kadar utanç verici... Ama... Doğrusu bu!
Şimdi...
Sen ve ben...
Ruhumuzun sadece bir karış açıklarında bulduğumuz ve sığındığımız limanlarımızda tamir ederken yelkenlerimizi, farketmedin mi daha yakınız birbirimize... Daha anlayışlı ve daha sevgili...
Bana böyle hiç bakmazdın mesela; arzulu ve iman etmiş!
Böyle dokunmazdın; için titreyerek!
Böyle seslenmez, böyle söylemezdin adımı!
Böyle olmamıştın hiç daha önce sen... Ve ben hiç bu kadar uzağında olamamıştım senin ve gözlerinin... Meğer ne kadar yakınsak uzakmışız o kadar!
Bir dokunuş mesafesi uzaklaşmakmış bütün mesele...
Ne garip!
Ellerinin sıcaklığı bile soğumadan daha özlemek seni!
Ve diyemediği herşeyi yazmak suya...
Yaşamak ne garip sensiz hem de!
Bir fotoğrafın saklayamayacağı kadar sevgili...
Bir anının küllendiremeyeceği kadar taze...
Hazan kadar duygulu, bahar kadar diri ve yaz kadar örtüsüz, aleni...
Ve uçarı...
Aşk şimdi!
21 May 2011
|