"EY SEVDİĞİM SENDEN ŞİKAYETİM VAR!"
Ne güzeldir türkülerimiz...
"Ana sütü gibi ak ana sütü kadar temiz" der ozan...
Türkülerdir dili yüreğin, nağmelerdir sesi sevdanın... Yanık bir sesin dillendirdiği hangi ezgi içimizi burkmaz, titretmez ki?
Ama artık öyle bir çağdayızki ne türkülerin dili, ne nağmelerin sihri kaldı...
Artık modern çağın tınılarına maruz kulaklarımız...
Son yirmi yıla bir bakalım; kaç ozan kazanmışız...
Varsa yoksa starizm...
Anadolu öyle doluki... Ama çıkmıyor ki, çıkamıyor, çıkarılmıyor ki o değerler günyüzüne...
Bir türkü yarenliğinde dalıp gitmeyeli uzaklara o kadar zaman oldu ki!
Bir kırık nağmeyle sahilde bir başına gün batımına durmayalı...
Ne sazın teline, ne yarin zülfüne itibar kalmayalı beridir buhran halimiz ey insan!
Türkülerimizi çaldılar...
Yerine kıçıkırık nağmeler sokuşturup alın size müzik dediler ve gittiler...
"Sarı saçlarını deli gönlüme, bağlamışım çözülmüyor Mihriban!" demiyor artık kimse... "shake it up şekerim" diyorlar artık... Olmadı "Kapı açık, arkanı dön ve çık!"...
Bilir misiniz "Gıydıvanın gızları"nı?... "Ormancı"yı, "Hekimoğlu"yu? En son ne zaman duydunuz bir aşık atışmasını?
Ama tüm suç annemin... "Unutulmaz..." diyen...
Unutulur muş!
"Birgün gelir unuturmuş insan, en sevdiği hatıraları bile..." diyen şair haklı çıktı...
Unuturmuş insan...
"Hayat böyle bu gemide,
eskiler yiter yeni de
beni değil kendini de
unutursun Mihriban'ım" diyen Karakoç gibi...
Ama unutmamalı...
Ama insan işte; unutuyor... Ölümü bile yeri geldiğinde... Ölüm acısının bile üç gün olduğu bu devirde türküler unutulmuş çok mu?
Çalsa şöyle içli içli; "Ey sevdiğim senden şikayetim var... Ne sevdiğin belli ne sevmediğin..." dese biri...
Ahhh! Ah!
Demezler...
21 Haz 2011
|